Thursday, November 24, 2011

Geçersiz! Geçersiz! Geçersiz!

Aklından sürekli bu geçiyor çünkü hikayeleri yeniden yorumlamak gibi pis bir huyun var.
Ve senin hikayende o otobüse binmeden önce arkanı dönüp bağırıyorsun ---Geçersiz! Geçersiz! Geçersiz!

Bunu ne zaman düşünsen gülümsüyorsun. Senin hikayen her zaman daha güzel.

Tuesday, November 8, 2011

Polar bear

i see you chippin' away again
your own icicle island
haul it alone, the lies and the bone
hoping to fade and disappear into the white
a polar bear

a moat of icy water
no end in sight save your own
i know that look of fear, i'm well-aware
no need to brave it all alone
i'll be there

i see you chippin' away again
your own icicle island
i know that look of fear, i'm well-aware
no need to brave it all alone
i'll be there

hoping to fade and disappear into the white


a polar



Günlerden bir gün defterime hiç hatırlamadığım şöyle bir cümle yazmışım:

"Şu dünyalı evrende kendimi yapayalnız hissediyorum."

Olabilir.

Thursday, October 13, 2011

perşembe

Öyle güzel bir rüya görüyorsun ki az daha mutluluktan kalbini yutacaksın.Sonra birden uyandın, bir perşembe gününe… Gerçekten de, birazcık , ufacık, minicik bir çaresizlik hissetmedin mi o an midenin derinliklerinde?

Tuesday, October 11, 2011

Çoraplar konusundaki bilgisizliğimi gidermek için internette gezinirken giyilmiş çorap diye bi site buldum. Giyilmiş çoraplarını satan insan var. Piyasada böyle bi talep olduğundan haberim yoktu.Çok şaşırdım.

Bi de bana deli diyosunuz yaa.

Monday, October 10, 2011




Bir gün vücudum can sıkıntısından kendini yoketmeye karar vermesin diye oturup bunu çizmişim. Şimdi bu resime dikkatlice bakın ve eğer tanıdıklarınız arasında akıl sağlığı yerinde olan insanlar varsa bugün onları çok sevin.
Dünyanın en kısa masalı:

Bloodymary ile Blackjack evlenmişler,üç çocukları olmuş.Çünkü o yıllarda evlenmeden çocuk yapmak henüz icat olunmamışmış.
İlkine Blackberry, ikincisine Babe Ruth, en küçüğe de Bary the Bastard adını vermişler.

Thursday, October 6, 2011


Bazı günlerde erkek seçimlerimizde ileriye yönelik planlamanın önemini daha iyi anlıyorum. Keşke bunu hiç unutmasam. Eğer taşınmak için kas gücü ve montaj yardımına ihtiyacınız varsa petrol değil inşaat mühendislerinin daha fazla işe yarayacağı konusunda size garanti verebilirim. Zira bu işte yalnız başına bırakılmış bir arkeolog olarak, yarım saatlik ölçüm ve hesaplama sürecinin sonucunda benim geldiğim son nokta şudur

Benimle bir kahve içmek isteyen var mı?

Tuesday, October 4, 2011

mektup

Sevgili dostum E.,

Bu sabah gözlerimi açtığımda karşımda bana hediye ettiğin yüzen yarasaları görüyorum. Artık yüzmüyorlar, kızıl bir suyun içinde öylece duruyorlar. Bu su zaten kızıl mıydı yoksa biz tüm şehir elektriğini ona yükledikten sonra mı bu hale geldi hatırlayamıyorum. Keşke yeniden yüzseler.

Bana öğretmediğin birkaç teknik bilgi olduğundan eminim. Eminim öldüren elektrik gibi dirilten elektriği de biliyorsun.Sırlarını bana vermeden gitmiş olmana biraz bozuluyorum doğrusu.

Ve nereden geldiğini bilmediğim bir bilgiye göre, bulunduğumuz ülkeden bir şiş soksak senin ciğerinden çıkabiliyormuş.

İnsanları özleme yetimizin sıfırın altında eksi otuziki derece olmasından olacak, seni çok özledim diyemiyorum. Sanırım sen de benimle aynı hisleri paylaşıyorsun. Burada olsan iyi mi olurdu, bilemiyoruz. Ama buna çok sevinecek en az bir tane kız tanıyorum.

Gözlerinden öpüyorum.

Wednesday, September 28, 2011


Çok hoş bir kış akşamında Herne’de yürüyorum.
Boşlukta salınan bir tüy gibi klişe bir şeyim.
Canım da sıkkın mı sıkkın.
Oysaki hayatımda ilk defa Herne’deyim.
Dünya’nın her köşesi de aynı sıkıcılıkta mı çok merak ediyorum.

“Sen soktun sen çıkar yarebbim” diye kusarcasına bağırıyorum içimden ve tam bunun ardından gözlerimi gökyüzüne çeviriyorum.

Gökyüzünde bir çift ayakkabının tabanı bana gülümsüyor;

Fuck off!

Tuesday, September 27, 2011

Gözlerimi açıyorum, içimdeki iblis,habis,saf kötülük bedene bürünmüş, dolabın aralık kapaklarının arasından kafasını çıkarmış bana kıs kıs veyahut gevrek gevrek gülüyor. Bana aklıma hayalime gelemeyecek kadar korkunç şeyler yaptırmak için ipleri eline almış artık, kontrolü ele geçirmiş. Beynimin içine fısıldıyor kapkara ağzıyla.

Lütfen ama, bu kadar da olmaz.

Yüzümü yeniden yastığa gömüyorum, kafamı kaldırdığımda orada olmasa iyi olur.
Binüçyüzaltmışbeş kere kapıları, kapakları açık bırakmayın dediysek bir bildiğimiz var herhalde.

in nomine patris et filii et spiritus sancti , amen

Friday, April 22, 2011

manikken tosunpaşayım depresifken sütoğlan

gidin burdan. terkedin lan burayı. defolup gidin bloğumdan. ağzınızı kırarım.yeter ama.