Wednesday, September 28, 2011


Çok hoş bir kış akşamında Herne’de yürüyorum.
Boşlukta salınan bir tüy gibi klişe bir şeyim.
Canım da sıkkın mı sıkkın.
Oysaki hayatımda ilk defa Herne’deyim.
Dünya’nın her köşesi de aynı sıkıcılıkta mı çok merak ediyorum.

“Sen soktun sen çıkar yarebbim” diye kusarcasına bağırıyorum içimden ve tam bunun ardından gözlerimi gökyüzüne çeviriyorum.

Gökyüzünde bir çift ayakkabının tabanı bana gülümsüyor;

Fuck off!

Tuesday, September 27, 2011

Gözlerimi açıyorum, içimdeki iblis,habis,saf kötülük bedene bürünmüş, dolabın aralık kapaklarının arasından kafasını çıkarmış bana kıs kıs veyahut gevrek gevrek gülüyor. Bana aklıma hayalime gelemeyecek kadar korkunç şeyler yaptırmak için ipleri eline almış artık, kontrolü ele geçirmiş. Beynimin içine fısıldıyor kapkara ağzıyla.

Lütfen ama, bu kadar da olmaz.

Yüzümü yeniden yastığa gömüyorum, kafamı kaldırdığımda orada olmasa iyi olur.
Binüçyüzaltmışbeş kere kapıları, kapakları açık bırakmayın dediysek bir bildiğimiz var herhalde.

in nomine patris et filii et spiritus sancti , amen