Thursday, April 17, 2008

my eyes have seen you,free from disguise


Elimizde şişeler, dansediyorduk. Başım çok dönmüş olacak ki düşüp kafamı da küllüğe sokmuşum. Burnuma kaçtı küller, hapşırdım. Tam o sırada morisson kayboldu ortalıktan. Bir an acaba hayal mi görmüşüm diye şüphelendim. Gittim baktım her yere,sonunda yatak odasında sızmış olarak buldum kendisini. Ayakkabılarıyla yatağa girmesine biraz bozulduysam da ses çıkarmadım. Ne de olsa o bir rockstardı.
Salona gittim bir sigara yaktım. Geçen hafta sigarayı bininci kez bırakmamış mıydım? Bir kutu bira bu kadar çabuk bitebilir miydi? Morisson’ın bizde ne işi vardı? Babam böyle pasta yapmayı nerede öğrenmişti? Bütün bu sorulara bir cevap arıyordum.

Bu gece Morisson’ın götüne koca bir tekme atıp karşı komşuyla içmek istedim. Oynayacak bir oyunumuz kalmamıştı. Geriye kalan tek anlamlı şey bir tekme oluyordu ve o tekme ayağımın ucundaydı. Sadece bir tepik uzaklıktaydı.Ama atamıyordum. Aklımdan da atamıyordum. Kusmak istiyordum. Evden çıktım.
Kudurmuş bir haldeydim. Ne yaşamak istediğimi hiç bilmiyordum ama çok feci sinirliydim. Bir yere uzanmak istedim. Geri dönecektim, anahtarım yoktu. Bir deve kadar yalnızdım..